DOLAR
17,9331
EURO
18,4099
ALTIN
1.039,38
BIST
2.864,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
30°C
İstanbul
30°C
Az Bulutlu
Cumartesi Açık
30°C
Pazar Hafif Yağmurlu
27°C
Pazartesi Az Bulutlu
29°C
Salı Az Bulutlu
30°C

Nevzat Evrim Önal: İnsan Bencil mi?

Nevzat Evrim Önal: İnsan Bencil mi?
13.08.2022 01:56
0
A+
A-

Nevzat Evrim Önal İnsan Bencil mi?

Nevzat Evrim Önal yeni bir kitap ile karşımızda. İnsan bencil mi?

Nevzat Evrim Önal İnsan Bencil mi?

Haziran 2022 tarihinde çıkan kitap ikinci baskısını yaptı. Yazarı daha önce yayımladığı “Bilmiyorlar ama yapıyorlar” ve “Anadolu tarımının 150 yıllık öyküsü” kitaplarıyla tanıdım. Bu kitabını da ilk çıktığı gün satın aldım.

Yazar bu kitabında bireyin bencil olup olmadığını kendi düşünce dünyası(marksist) üzerinden basit bir şekilde okuyucuya aktarmaya çalışıyor. Önce bireyin tarih içerisindeki yolcuğunu ilk çağlardan başlayarak yaşadığımız döneme kadar önemli dönemeçleriyle anlatıyor. İlk çağlardan başlayan bu serüvenden günümüze ulaşan bu tarihsel çizgide bireyin tek başına yürümediğini dolayısıyla toplumsal bir varlık olduğunu keskin çizgilerle altını çizerek ifade ediyor. Bir bakıma bireyin tarih içerisindeki dönüşümünü gözler önüne seriyor. Sakın kitabı bir tarih kitabı gibi düşünmeyin, bir tarafta hikayeler bir tarafta antropoloji, bir tarafta sanat, bir tarafta dil bilim ve en tepede ekonomi politik kitabın akışını destekliyor. Aslında Nevzat bey konuşur gibi yazıyor diyebiliriz. İkinci bölümde uzunca değinilecek olan günümüz insanının çelişkileri ise ilk bölümdeki tarihsel ve teorik bir çerçeve sayesinde net bir biçimde ortaya koyulmakta ve çözüm önerileri getirilmektedir.

Sistemin temsilcilerinin anlattığı gibi insan doğuştan bencil değildir ve bencil olarakta yaşamak istemesi tarihin akışına aykırıdır. Yazar tarihi dönemeçleri anlattığı bölümlerde bu savını destekleyecek bir çok durumu çok yalın bir şekilde anlatmaktadır.

Yazarın derdi kapitalist sistemin insanı ittiği dipsiz kuyudan çıkmasına bir nebze yardımcı olmaya çalışmaktadır. Kendisinin de belirttiği gibi günümüz insanı özgür olduğunu düşünerek kapitalist sistemin kendisine biçtiği bir alanda yaşamaktadır.

Bu yalnızlık ve yabancılaşma atmosferinden çıkmanın ise iki yolu vardır.

Yazar en büyük sıkıntıyı da burada görmektedir. Günümüz insanı esaret altında olduğunu görememekte (kendi suçu değil) ve toplumda insan insana yabancılaşmıştır.

Tarihsel süreçte ilk artık değerin ortaya çıktığı tarım toplumunda insanın doğayla olan mücadelesi artık insanın insanla mücadelesi yerine bırakmıştır.

İlk eşitsizliğin ortaya çıktığı noktadan itibaren sınınfların ve sınıflar arasındaki mücadelenin ortaya çıktığını ve bireyin bu mücadelelerde tek başına değil toplum ile birlikte hareket ederek tarihin akışını çizdiğini çok net görüyoruz. Burjuva devrimine giden yolda burjuvaların yüz yıllarca egemen sınıfları ürkütmeden uzlaşmayla yavaş yavaş yükseldiğini görüyoruz. Tabii burjuva imkanını bulduğu anda eski egemenleri yerinden indirecek ve ilga edilen tahta kendisi çıkacaktır. Burjuvazinin ikiyüzlü aydınlanmacılığına bol bol atıf yapılıyor. Aydınlama, ilk devrimci köklerinden uzaklaşmış ve burjuvazinin evcil bilimi haline gelmiştir. Yazar, SSCB’de büyük bir parantez açıyor kitabında, neden SSCB’nin hep savunma hattında kaldığını anlatıyor. Aslında bu defansta olma durumuna kızıyor. Yenilginin en büyük nedenini bu olarak görüyor.

Türkiye için Osmanlının devamı tezlerinin yanlış olduğunu ve bu tezlerle günümüz Türkiyesini anlayamayacağımızı aktarıyor.

Türkiye bölümünü mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Ben iki kere okudum. DP’nin tasfiyesi, Parazit burjuva, TUSİAD, 1980 darbesi…

İlk bölüm biterken kendinizi tek perdelik oyunun içinde buluyorsunuz Burada karanlık ve yolcu arasında muhteşem bir diyaloğa tanık oluyorsunuz. Bu diyalog gerçekten unutulmaz.

İkinci bölümde ben kendi üzerime çok alındım. Bu bölümde Nevzat bey doğrudan beyaz yakalılara sesleniyor. İçimizdeki yalnızlığın ve yaşadığımız yabancılaşmanın nedeninin toplum değil sistem olduğunu sürekli tekrarla anlatmaya çalışıyor.

İkinci bölümün her sayfası bireyin ayağa kalkması için yazılan doktor reçetesi kıvamında, bu metinleri okuyan bireyin silkineceğini düşünüyorum.

Sonuç olarak Nevzat Evrim ÖNAL, bu sistemden çıkışın önce bireyin toplumsallığını kavramasıyla ve sonrasında da tüm dünya üzerinde burjuvaziye karşı meşru müdafaa hakkının kullanılmasıyla olacağını savunmaktadır.

Kavgadan kaçmak olmaz yüreğini al da gel !

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.